DOLAR

39,8582$% 0.13

EURO

46,7015% -0.21

STERLİN

54,8874£% -0.24

GRAM ALTIN

4.254,75%-0,02

ÇEYREK ALTIN

6.932,00%0,03

ONS

3.323,25%-0,13

BİST100

9.301,05%-1,25

BİTCOİN

4260202฿%-0.13423

a
Handan KARABULUT

Handan KARABULUT

15 Mayıs 2025 Perşembe

HANGİSİ DAHA DEĞERLİ ?

HANGİSİ DAHA DEĞERLİ ?
8

BEĞENDİM

ABONE OL

Şu an bu satırları okumaya başlayan herkese MERHABA. 

Bugün yazıma bir hikaye ile başlamak istedim.

Bakalım en değerli neymiş ya da kimmiş?

Zamanın birinde bir padişah varmış. Padişah aklıyla, bilgisiyle meşhurmuş. Bunu duyan bir başka ülkenin padişahı ünü her tarafa yayılan bu padişahın aklını, bilgisini test etmek istemiş. Vezirini çağırtmış ve ona zorlu bir soru hazırlamasını istemiş. Vezir uzun bir uğraştan sonra soruyu hazırlamış ve arz etmiş. Saray ulağı çağırılmış yanında padişahın hediyesiyle beraber yola çıkarılmış. Yorucu bir yoluculuktan sonra adıyla maruf sultanın huzuruna çıkmış: 

-Sultanım, ben filanca ülkenin padişahının özel ulağıyım. Efendimiz size bu hediyeleri gönderdiler. Kabulünü istirham ediyorlar, birde sultanımızın sizden küçük bir ricası var. Hediyelere bir baksınlar, hangisi daha değerliyse bize lütfedip bildirsinler. Padişah merakla ve heyecanla hediye sandığını açmış bakmış ki sandıkta üç tane sarı altından yapılmış at heykelciği var. Evirmiş, çevirmiş ama üçünün de birbirinin aynı olduğunu görmüş. Zorlu bir soruyla karşı karşıya kaldığını anlaması uzun sürmemiş, ulağa dönüp:

 – Siz bizim değerli misafirimizsiniz, o kadar uzun yoldan zahmet edip kalkıp buralara kadar geldiniz, hediyeler getirdiniz. Sizi sarayımızda dinlendirip ağırlamak isteriz. Siz şimdi lütfen istirahat buyurun, dinlenin, gezin, dolaşın, bizim ülkemizin güzelliklerini görün bizde bu arada sorunuzun cevabını hazırlayalım. Ulağı hizmetçileriyle misafirhaneye gönderdikten sonra padişah hemen baş veziri çağırtmış:

– Durum böyleyken böyle, bize bir soru soruldu, mutlaka onun cevabını bulup göndermemiz lazım, yoksa her tarafa yayılan ünümüz yok olur gider, rezil oluruz. 

Baş vezirde incelemiş, heykelcikler arasında bir fark bulamamış, vezirlerde incelemiş bir fark bulamamışlar. Halka duyuru yapılmış, büyük ödüller vaat edilmiş yine cevap çıkmamış, artık ümitleri tükenmeye başlamış. Halka duyuru yapıldığı sırada zindanda mahpus olan bir kişinin de kulağına bu olay çalınmış. Gardiyanı çağırıp ben bu işi çözerim demiş. Demiş ama kim bu mahkumu ciddiye alır? Ümitler tükenmeye başlayınca gardiyan durumu saraya bildirmiş ve uzun lafın kısası mahkum sorunu çözmek amacıyla saraya gelmiş. Bir sürü soru sormuş: 

-Bunların kaç ayar olduğuna bakıldı mı? Cevap: “Evet, bakıldı, hepsi 24 ayar sarı altın”

-Ağırlığı tartıldı mı, şekli incelendi mi?

Sorduğu her sorunun cevabı verilmiş ama aynı olmaktan öte bir sonuca ulaşamamış.

Mahkum inceden inceye heykelcikleri incelerken bir şey fark etmiş. Üç heykelcikte de bazı yerlerinde küçücük delikler var. Bir heykelciğin bir kulağında bir ağzında, bir diğerinin iki kulağında, sonuncunun bir kulağında bir gerisinde. Mahkum ince bir tel yapılmasını istemiş. Hemen yapıp getirmişler. Teli dikkatli bir şekilde birinci heykelciğin kulağına sokmuş. Tel ağzından çıkmış. Sonra diğer heykelciği almış. Onun bir kulağında sokmuş tel diğer kulağından çıkmış. Üçüncünün de kulağından sokmuş arkasından çıkmış. Avazı çıktığı kadar bağırmış mahkum. 

-Tamam buldum, sorunun cevabını nihayet buldum.

Hemen padişaha haber vermişler, vezirler toplanmış ve mahkum sorunun cevabını padişaha arz etmiş.

-Sultanım. Bu üç heykelcik üç tip insanı temsil ediyor. Birincisi bir sözü (bilgiyi) duyan hemen başkalarına aktarıyor. Hiç kendi içine aktarmıyor. Söz bir kulaktan girip ağızdan çıkıyor. Bu tip insan değersizdir. Bilgi bünyesine girer ve çıkar. Kendisine hiçbir faydası olmaz. İkincisi bilgi bir kulağından girip öbüründe çıkıyor. Bununda kendisine hiçbir faydası yok. Üçüncüsü ise öyle değil. Kulağından giriyor, arkadan çıkıyor. Yani kendi bünyesinde bilgiyi sindiriyor. İşte bu bilgi insana fayda verir. Fayda ettiği içinde değerli olan budur. 

   Günümüz insanının en büyük hatalarından biriside işte budur. Ya hiç bilgi alanına girmiyor ya da bilgiyi alıp yeterince sindirmiyor. Bilgi sanki sadece akademisyenlere, öğretmenlere, mühendislere, doktorlara mahsus bir değermiş gibi davranılıyor. Birazcık düşünüldüğünde yaşadığımız sıkıntıların, problemlerin, uğradığımız zararların yaklaşık tamamında doğrudan ya da dolaylı yanlış, eksik ya da yeterince sindirilmemiş bilgilerin var olduğu görülecektir. Tam tersine bize güç veren, rahatlık sağlayan, huzur ve mutluluk, başarı getiren unsurların arkasında doğru bilgiler, doğru uygulamalar olduğu görülecektir. İnsan ancak aklı ve bilgisi kadar insandır. Ancak aklı ve bilgisi kadar değerlidir. Sadece aklı ve bilgisi kadar kendini geliştirebilir, güzelleştirebilir. Sadece aklı ve bilgisi kadar çoluğuna, çocuğuna, başkalarına faydalı olabilir.

Maddi ve manevi zenginliklerin biricik kaynağı akıl ve bilgidir. Kendinizi sonuna kadar zorlayın, başka kaynakları arayın, ne yaparsanız yapın ama doğrudan ya da dolaylı her güzelliğin, her imkanın kaynağını akıl ve bilgi olarak bulacaksınız. İnsan ancak aklı ve bilgisi kadar kudretli, aklı ve bilgisi ölçüsünde özgür, aklını ve bilgisini kullanabildiği kadar huzurlu olabilir.

Aklımızın ermediği, bilgimizin yetmediği her konuda başkalarına bağlı olduğumuzu, mecbur olduğumuzu asla unutmamalıyız.

Hepimize sağlıklı, mutlu, huzurlu, bol güneşli günler ve güzel dostluklar diliyorum.

Hoşça kalın.

Handan KARABULUT