DOLAR

40,2592$% 0.13

EURO

46,7280% 0.07

STERLİN

53,9463£% 0.2

GRAM ALTIN

4.309,12%-0,18

ÇEYREK ALTIN

7.021,00%0,34

ONS

3.335,67%0,36

BİST100

10.222,02%-0,03

BİTCOİN

4782277฿%1.63469

a

Bir Kararın Bedeli: Vicdanın Susturulduğu Yer

Bir kütüphane binasının lokantaya dönüştürülmesine karşı çıkan İlçe Milli Eğitim Müdürü…
Görevini yaptı, fikrini söyledi, kamu yararını savundu.
Sonra görevden alındı.
Ve birkaç gün sonra, onuruna dokunan o muamelenin yüküyle, hayatına son verdi.

Bir ülkede, doğruları söyleyenlerin değil; sessiz kalanların güvende olduğu bir düzen kurulmuşsa, orada artık hiçbir başarı övünç kaynağı değildir.
Çünkü o düzen, insanı değil, itaati yüceltir.
Oysa devletin gücü; korku salmakta değil, adaleti hissettirmekte olmalıydı.

Bir bürokratın, bir öğretmenin, bir yöneticinin fikrini söylemesi neden bu kadar tehlikeli hale geldi?
Neden insanlar, doğru bildiğini savunduğunda görevini, saygınlığını, bazen de hayatını kaybediyor?
Bu soruların cevabı, sadece bir olayın değil, bir toplumun ruh halini anlatıyor.

Gücü elinde tutanların öfkesinden korkan bir memur,
hakkını aramaktan çekinen bir vatandaş,
adaleti unutmaya başlayan bir toplum…
İşte tehlike tam burada başlıyor.

Çünkü gücün kontrolsüzleştiği yerde hukuk zayıflar,
hukukun zayıfladığı yerde vicdan ölür,
vicdanın öldüğü yerdeyse insanlar artık sadece “görev” yapar, “insanlık” değil.

O müdürün ardından üç çocuk kaldı; biri engelli.
Ama aslında yetim kalan sadece onlar değil — bir ülkenin vicdanı da.
Bir imza, bir karar, bir haksızlık…
Ve ardından geri dönülmez bir sessizlik.

Bu olayın adı “idari tasarruf” değil;
bu olay, insan onurunun göz ardı edilmesinin neye mal olduğunu gösteren bir ibret tablosudur.
Bir ülke, doğruları susturarak değil, koruyarak ayakta kalır.
Unutmayalım: Adaletin olmadığı yerde, kimse güvende değildir…

1 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

HIZLI YORUM YAP

1 0 0 0 0 0