DOLAR

39,8880$% 0.17

EURO

46,7148% -0.23

STERLİN

54,9001£% -0.37

GRAM ALTIN

4.253,20%-0,05

ÇEYREK ALTIN

6.935,00%-0,03

ONS

3.321,96%-0,17

BİST100

9.301,05%-1,25

BİTCOİN

4265017฿%-0.07166

a

Afet Sonrası Dönemde Beslenme

Doğal afetlerde ve sonrasında beslenmenin önemi

Doğal afet sırasında ve sonrasında yaşamın devamlılığını sağlamak için su ve besin alımı, hayati önem taşımaktadır.

Yaşlılar, bebekler, hamileler gibi afet sonrası desteğe ihtiyaç duyan ve besin yetersizliklerine karşı dayanıklılığı daha az olan bireylere öncelik verilmelidir.

Afet sonrası beslenme yönetimiyle ilgili önlemlerin derhal alınması gerekmektedir.

Özel diyet gereksinimleri olan kişilere özel yiyeceklerin depolanma sistemi oluşturulmalıdır. Afet sonrası beslenme konusunda görev alacak kişilerin belirlenerek gerekli eğitimlerin verilmesi ve sahada aktif rol alması gerekmektedir.

Afet sonrası oluşan beslenme ile ilgili sağlık sorunları

Afet sonrasında özellikle engelli ve yaşlı bireylerde ağız hijyeninde bozulma, hareket yetersizliği, iştah kaybı, yeme problemleri ve kırıklar nedeniyle yutkunma sorunları yaşanabilmektedir.

Afet sonrası gıdaları muhafaza etmek zorlaşacağından süt ürünleri gibi kolay bozulacak yiyeceklere besin zehirlenmelerine karşı dikkat edilmelidir.

Gıda hijyeninde eksiklik oluşması ile beraber çeşitli kronik hastalıklar izlenebilmektedir. Anemi, vitamin yetersizlikleri, enfeksiyon, malnütrisyon bunlara örnektir.

Temiz içme suyu eksikliği ve sanitasyon sebebiyle yetersiz beslenmeye ek bulaşıcı hastalık riski de artmaktadır. Olumsuz psikolojik etkiler sonucu bireylerde yeme bozuklukları izlenmektedir.

Doğal afet durumunda dikkat edilmesi gereken beslenme ilkeleri

Afet sonrası alınacak önlemlerle anemi, malnütrisyon, büyüme geriliği, kardiyovasküler hastalıklar ve gastrointestinal hastalıkların önüne geçilebilir.

Diyabetli hastalar, gebeler ve çocuklar için ekstra önlemler alınmalıdır.

Gıda tedarik zincirindeki bozulmaya karşı tedbirli olunmalıdır. Uzun raf ömrüne sahip, pişirme ihtiyacı bulunmayan gıdalar depolanmalı ve tedariği sağlanmalıdır.

Su ve gıdaların kontaminasyonunun önlenmesi için gıda hijyenine önem verilmelidir.

Afet sonrası dönemde beslenme

Kısa dönem beslenme ilk birkaç haftayı kapsamaktadır. Bu aşamada ilk adım temiz suya erişimdir. Sonrasında ilk gün sıcak çay ya da çorba servis edilmelidir. İkinci günlerde ise katı gıdalara geçilebilir.

Bunlar ekmek, peynir, zeytin ya da hazır gıdalar olan; bisküvi, makarna, kurubaklagiller gibi bozulması zor olan besinler olmalıdır. 

Sağlıklı su ve uygun mutfak ortamına sahip olana kadar taze meyve ve sebze tüketilmemelidir. Şüpheli, küflü, görüntüsü ve kokusu değişmiş, son kullanma tarihi geçmiş, açıkta kalmış, beklemiş, kimyasal maddeye temas etmiş veya etiketsiz gıdaların tüketilmesinden kaçınılmalıdır.

Beslenme önerileri

Afet öncesinde alınan önlemler ve yapılan planlar, afet sonrasındaki durumunuzu kolaylaştırabilir.

Afet öncesi yapabileceklerimiz:

  • Olası bir afet durumunda yardım ekipleri ulaşana kadar acil ihtiyaçları giderebilmek adına bir deprem çantası hazırda bulunmalıdır.
  • Temiz içme suyu ve yemeye hazır kuru gıdalar mutlaka afet çantasında yer almalıdır.

Afet çantası asıl olarak enkaz altında kullanmanız için değil, olası bir afet durumunda hasarlı evinizden dışarı çıkarken yanınıza almanız içindir.

Afet çantanıza besin seçerken dikkat etmeniz gereken 2 nokta:

  • Koyacağınız gıdaların uzun süre bayatlamamaları
  • Dayanıklı ve enerji veren besinler içermeleri

Özellikle hacmi küçük, enerjisi yüksek besinlertercih edilmelidir:

  • Ceviz, fındık, badem gibi yağ grubu kuruyemiş alternatifleri enerji vermek için güzel bir alternatiftir.
  • Uzun süre aç kalmanız nedeniyle düşebilecek kan şekerini toparlamak için kuru meyvelere yer verebilirsiniz.

Bu çanta içeriği uzun süre aç kalmış veya kas zedelenmesi yaşamış bireylerin ilk öğünleri olması için önerilmemektedir. Kuru kayısı, kuru incir ve hurma gibi potasyum açısından zengin besinler bir afetzedenin genel sağlık durumu normalleşene kadar tercih edilmemelidir.

Kuruyemiş ve kuru meyveleri hava almaması adına vakumlu poşetlerde saklayabilirsiniz.

Açlıktan sonra besin tüketmek, metabolizma hızını arttıracağından vücut ısısının bir miktar artmasına yardımcı olabilir. Çünkü yiyeceklerin sindirilmesi esnasında metabolizma hızı artar.

Hipotermi (vücut sıcaklığının düşmesi) olasılığına karşılık meyve bar, kuru meyve, bisküvi, enerji-protein-granola barları vb. alternatifler genellikle vücut ısısında hafif bir artışa yardımcı olur.

Uzun süre dayanma kapasitesi olan konserve besinler çabuk bozulmadığı için çantanızda yer alabilir. Ton balığı, bezelye, barbunya gibi alternatifleri de ekleyebilirsiniz. Acil durum çantanızı düzenli olarak kontrol ederek bozulabilecek besinleri yenileriyle değiştirmelisiniz.

Crush sendromu

Uzun süre hareketsizlik, sıkışma veya ezilme sonucu görülen kas zedelenmesine crush sendromu denir.

Crush sendromu sonrasında yapılan yanlış bir müdahale kişinin ölümüne sebep olabilir. Bu özellikle depremlerde rastlanan ikinci en sık ölüm sebebidir.

Crush sendromu kandaki potasyum seviyesinin artmasına neden olur. Bu durumda potasyum açısından zengin besinler hayati tehlike oluşturabilir. Afetzedeye ilk öğününde aşağıdakiler gibi potasyum açısından zengin besinleri vermemeye gayret edin:

  • Muz
  • Portakal
  • Kayısı
  • Kuru üzüm
  • Meyve suları
  • Kurubaklagiller
  • Patates
  • Ispanak

Şu hatalı uygulamalar dolaşımdaki potasyum miktarını artırabilir, böbreğe yük bindirebilir:

  • Afetzedelere potasyumdan zengin besinler yedirmekten veya içirmekten uzak durun.
  • Meyve suyu içirmekten kaçının.
  • Kana kana su içirmekten kaçının.

Hastanede tedavisi başlayan kişilerde crush sendromuna özel diyet programı uygulanır.

Ancak afet durumunda henüz hastaneye ulaşamayan ve ezilme yaşayan kişiler için:

  • Bu durumda mümkünse kişiye beyaz ekmek, tuzsuz zeytin, yumuşak peynir ve bal verilebilir.
  • Un çorbası ve pirinç pilavı tercih edilebilir.
  • Nişastalı bisküviler ya da nişastalı muhallebi gibi gıdalar verilebilir.

Crush sendromu olan afetzedelerin hızlı bir şekilde tıbbi tedavisinin başlaması için sağlık kuruluşuna götürülmesi gerekmektedir!

Refeeding sendromu

Refeeding sendromu, afet durumunda beslenmeye yeniden başlanması sırasında ortaya çıkabilecek ciddi ve hayati tehlike oluşturabilen bir durumdur. Bu sendrom afet durumlarında 10 günden uzun süre beslenememiş veya yetersiz beslenmiş kişilerde görülebilir.

Refeeding sendromunun oluşmaması için uzun süre açlık yaşamış afetzedelere kademeli olarak yavaş yavaş beslenme uygulanmalıdır.

Uzun süre beslenememiş bir kişi eski düzenine direkt dönmeye çalıştığında bozulmuş mineral dengesi, vitamin düzeylerinin azalmış olması, vücut su dengesinin bozulması gibi sebeplerle kalp, sinir sistemi ve diğer organlarının işleyişinde aksamalar olabilir.

Refeeding sendromu oluşması durumunda tedavisi bir sağlık kuruluşunda kişiye özel olarak dikkatle uygulanmalıdır!

Kısa ve uzun dönem beslenme

Afet bölgesinde yaşamına devam etmek zorunda kalan bireyler için yalnızca kısa vadede beslenme değil, uzun vadede de beslenmenin zenginleştirilmesi gereklidir.

Kısa dönem beslenme

Afet ve acil durumun ilk dakikalarından itibaren başlayan ve 0-72 saat aralığında sunulan beslenme hizmetidir.

Uzun süre aç kalmış veya kas zedelenmesi yaşamış afetzedelerin ilk öğünleri hastane şartlarında planlanmalıdır.

Yapılan paketli gıda yardımının yanı sıra psikolojik stresin bu denli yüksek olduğu bu dönemde kişilere uzatılan bir kepçe sıcak çorba veya bir fincan sıcak çay onları beslenme ve psikolojik anlamda iyi hissettirir.

İlk günlerde kolay tedarik edilebilecek ekmek, zeytin, simit, kek, bisküvi, meyve suyu, konserve ve yüksek enerjili besin maddeleri verilmesi uygundur.

Kızılay afet sonrası kısa dönem için ‘Acil Beslenme Kiti’ uygulamasını kullanmaktadır. Sıcak yemek servisi başlatılana kadar beslenme hizmetinin kısmen yerine getirilebilmesini sağlamak amacıyla ‘Acil Beslenme Kiti’ içerisinde en az 1 adet tuzlu ve tatlı bisküvi, 1 adet 200 ml. meyve suyu ve 1 adet 0,25 ml. su bulunmaktadır.

Uzun dönem beslenme

Afet gibi olağanüstü durumlarda kişi başı enerji gereksinimi günlük ortalama 2100 kcal kadardır.

Günlük toplam 2100 kaloriyi aşağıdaki besinleri tüketerek tamamlayabilirsiniz.

  • 2 porsiyon süt grubu (süt – yoğurt)
  • + 1 adet yumurta
  • + 4 köfte kadar et/ tavuk/ balık veya 2 porsiyon kurubaklagil yemeği
  • + 7-8 dilim ekmek
  • + 2 porsiyon pilav/ makarna/ erişte
  • + 1 porsiyon sebze yemeği
  • + 2 porsiyon meyve

Hava sıcaklığı ne kadar düşerse, ihtiyacımız olan kalori de o kadar artar.

Soğuk bir ortam varsa özellikle barınma, giyinme ve ısıtma yetersizse, bireyin enerji harcanımı artar. Bu gibi durumlarda 20ºC’lik bir ortalama sıcaklık baz alınarak 20ºC’nin altındaki her 5ºC için 100 kcal’lik bir pay eklenir. Örneğin 1,5 porsiyon taze meyve eklemek gibi

Uzun dönem beslenmede, kısa dönem beslenmede verilen gıdalara ek olarak kuru baklagiller, yumurta ve tahin helvası gibi gıdalar da verilebilir.

Hassas grupların beslenmesi

Su ve gıdaya ulaşımın zorlaştığı afet dönemlerinde ekstra hassasiyet isteyen bir grup da özel bir beslenme programı takip etmesi gerekenlerdir.

Bebekler ve çocuklar

Afet sonrası, çocuklarda görülen başlıca ölüm nedeni beslenme bozukluğudur.

Acil durumlar da dahil olmak üzere, her yerde, bebekler için en güvenli, en sağlıklı seçenek anne sütüdür. Unutulmamalıdır ki stres altında ve yeterli beslenemeyen bir kadın da yeterli süt üretebilir.

Bebek mamaları anne sütüne kıyasla daha fazla risk barındırır, emzirmek desteklenmelidir.

Anne sütünün olmadığı durumlarda mama desteği sağlanmalıdır. Bebeklerin aylarına uygun mama bulunamadığı takdirde aylarından küçük mamalar verilebilir ancak büyük mamalar verilemez. Örneğin, 6 aylık bir bebeğe yenidoğan maması verilebilir fakat yenidoğan bir bebeğe 6 aylık maması verilemez.0-6 ay

Farklı sebeplerle annenin süt veriminde azalma veya anne sütünün tamamen kesilmesi görülebilir. Anne vefat etmiş olabilir veya anneye ulaşılamıyor olabilir.

Anne sütü ve bebek maması bulunamadığında:

  • Hayvansal süt ürünleri kullanımı:
  1. 2’ye 1 oranında (yarı yarıya) inek sütü, yoğurt veya kefir sulandırılır.
  2. Her 100 ml için 1 tatlı kaşığı şeker eklenir.
  • Muhallebi, bisküvi, tahıl unu veya sebze çorbaları, taze meyve suyu ve meyve püreleri verilebilir.

Bebeklere anne sütü dışında verilen besinler, gıda hijyeni açısından mümkünse biberon yerine temizlenmesi daha kolay olan kaşık ya da fincan ile verilmelidir.

6-12 ay

6-12 aylık bebeklerin beslenmesine ise 0-6 ayda verilen besinlere ilaveten kurubaklagil yemekleri/çorbaları ve yumurta ile devam edilebilmektedir.

Besinlerine zeytinyağı ilave ederek enerji içerikleri daha da arttırılabilir.

Özellikle bebek ve çocuklarda görülen mide-bağırsak enfeksiyonları sonucunda oluşan sıvı kaybı (dehidratasyon) önemli bir sağlık problemidir. Enfeksiyonları önlemek adına bebek ve çocuklarda hijyene ekstra dikkat etmek gerekir.

Sıvı-mineral kaybının yerine konulması hayati önem taşır.

Tıbbi desteğin mümkün olmadığı durumlarda kendi imkanlarınız ile hazırlayabileceğiniz ORS (oral rehidrasyon sıvısı) ile kaybedilen su ve mineral karşılanabilir.

ORS SIVISI hazırlanışı: 2 bardak kaynatılmış suya 1 çay kaşığı karbonat + 1 çay kaşığı tuz + 1 küp şeker eklenir ve karıştırılır.ORS Kullanım Şekli:

  • 1-2 yaş arası bebeklerde sulu dışkı sonrası 50-100 ml
  • 2-10 yaş arası çocuklarda sulu dışkı sonrası 150 ml
  • +10 yaş bireylerde günde 1- 2 fincan içilmelidir.

Sıvı kaybı durumunda ilk tercih tabi ki profesyonel bir destek almaktır!

Bebeklerde Susuzluk

Gebe ve emziren kadınlar

Emziren annelerde yeterli sıvı alımı anne sütünün arttırılması bakımından oldukça önemlidir. Her emzirmeden sonra en az 1 bardak su, süt, komposto, ayran ve benzeri içecekler önerilmektedir.

Anne sütü azaldıysa sık emzirme ile arttırılabilir.

Emziren bir annenin normal yetişkin bir kadına göre ortalama 500 kcal daha fazla enerjiye ihtiyacı varken; gebe bir kadının ise ortalama 285 kcal daha fazla enerjiye ihtiyacı vardır.

Afet durumunda gebe kadınların günlük beslenme programına ek olarak 2 su bardağı kadar süt veya yoğurt tüketmesi önerilmektedir. Mümkünse temiz su ile bolca yıkanmış taze sebze ve meyvelere beslenme programında yer vermelidir.

Gebe kişiler hekim kontrolünde günlük demir ve folik asit desteği alabilir.

Ek olarak doktorunuz veya eczacınız multivitamin veya gıda takviyesi önerebilir.

Yaşlılar

Yaşlıların afet durumunda beslenme ve güvenli bir yer bulma imkanlarının daha az olması ve normal insanlara kıyasla en az bir veya iki kronik hastalığa sahip olmaları afet durumlarında daha fazla zorluk çekmelerine sebep olmaktadır (5).

Her gün mümkün olduğunca süt-yoğurt grubundan tüketilmeli ve temiz su ile bolca yıkanmış taze sebze ve meyve tüketimi sağlanmalıdır.

Kronik hastalığı olanlar

Diyabeti olan bireylerin önerilen yiyecekleri belirli saatlerde ve önerilen miktarlarda tüketmeleri kan şekerinin ani düşme veya yükselmesini önlemektedir.

Diyabet hastalarının şunlara dikkat etmesi önemlidir:

  • Beyaz ekmek yerine tam buğday veya çavdar ekmeği tercih etmeleri
  • Pirinç yerine bulgur tercih etmeleri
  • Meyvenin suyunu tüketmek yerine meyvenin kendisini yemeleri

Hipertansiyonda ise bireylerin potasyum, magnezyum ve C vitamininden zengin besinlerle beslenmesi sağlanmalıdır.

  • Potasyumdan zengin besinler: Mandalina, şeftali, portakal, muz, patates ve kayısı
  • Magnezyumdan zengin besinler: Ceviz, fındık ve baklagiller

Yüksek Tansiyonu Düşüren Besinler

Ayrıca hipertansiyona sahip bireylere tuzsuz yemek hazırlanmalı ve toplu beslenme olan yerlerde konserve, turşu gibi gıdalardan da uzak durmaları sağlanmalıdır.

Hijyen ve temiz su

Gıda güvenliğinin sağlanmasında gıda teminini sağlayan kişilerin ve kullanılan araç-gereçlerin temizliklerine dikkat edilmesi gerekmektedir.

Çöp toplama alanlarının gıda dağıtım ve depolama alanlarından en az 1 km ve su kaynaklarından en az 60 metre uzakta olması gerekmektedir.

Afetin gerçekleştiği ilk dakikalardan itibaren afetzedelerin en çok ihtiyaç duydukları şey sudur. Afetzedelere su dağıtımı yapılırken ilk etapta tek kullanımlık ambalaj sular tercih edilebilir.

Afet dönemlerinde temiz su ve temiz gıda sağlanamazsa çeşitli salgınlar ortaya çıkabilmektedir. Kirli su ile temas gerçekleşirse deri iltihaplanmaları, yara enfeksiyonları, göz enfeksiyonları ve kulak burun boğaz enfeksiyonları görülebilmektedir.

1 0 0 0 0 0

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

HIZLI YORUM YAP

1 0 0 0 0 0