39,7734$% 0.03
46,6946€% 0.54
54,7746£% 0.77
4.257,88%-0,04
6.947,00%-0,10
3.330,32%-0,05
9.301,05%-1,25
4289735฿%0.17615
Merhaba Değerli okurlar;
Günümüzün anne ve babaları çocuklarına ev, araba, para, başka gelir kaynakları bırakarak iyilik yaptıklarını sanıyorlar, bazıları bu uğurda hayatlarını harcıyor. Oysa bir şeyin kıymeti çilesini çektiğin kadardır. Sadece çilesini çektiklerini elinde tutarsın yani değerlendirirsin, harcayıp yok etmezsin. Yine bir şeyin tam değeri ne kadar çile çektiğinle eşit orantılıdır. Birkaç damla terle sahip olduğunla birkaç ton terle sahip olduğun aynı değildir. Hayatın pahasına sahip olduğunu elde tutma gayreti yine hayatın pahasına mücadeleyle olur. Maalesef evlatlarınız hayatınız pahasına elde ettiklerinize sizin kadar değer vermeyeceklerdir,
Elbette imkanı olanlar evlatlarına mal, mülk bıraksınlar, buna hiçbir diyeceğimiz yok. Sözümüz bunu hayatın amacı haline getirip gerçek değerleri görmezden gelenlere, evlatlarını tek dünyalı yetiştirenlere.
Akıllı evlada mal ne gerek, kendi kazanır kendi yer,
Akılsız evlada mal ne gerek, bir günde heba eder.
Peygamberimiz Hz. Muhammet’in (S.A.V) konuyla ilgili hadisini hatırlayalım:
“Hiçbir anne-baba, çocuğuna güzel ahlaktan daha büyük miras bırakmamıştır.” (Hadis-i Şerif)
Aslında anne ve babalar evlatlarına maldan ve mülkten daha değerli olan dinini anlatma ve öğretme konusunda duyarlı olmalıdır. Çünkü dinini öğrenen ve yaşayan çocukların hem bu dünyası hem de ahiretleri kurtulmuş olur.
Gelelim dini öğretmeye. Anne-babalar ve okullarda öğretmenler ders olarak ilk önce ibadetleri öğretmeye çalışıyorlar çocuklara. İbadetler dinin önemli bir parçası olmasına rağmen iman ve ahlak olmadan O (sıfır) değerindedir. İman ve ahlak ise 1-9 arasındaki rakamlardır. Yani bir sayının önüne yüz tanede sıfır koysak – 00000000000003 örneğinde ki gibi- sadece sayının değerini küçültürüz. Oysa 1 ve üzeri değerde olan imanın ve ahlakın arkasına koyduğumuz 0 (sıfır) değerindeki ibadetler sayının değerini arttırır. 1000000 örneğinde olduğu gibi.
İmanın ilk basamağı kişinin nefsini bilmesidir. Nefsi tanımadan hiçbir şeyi bilemezsin. Şu söz bile bu konuyu tek başına anlatmaya yeter: “Nefsini bilen Rabbini bilir”.
Dolayısıyla nefsini bilen Rabbinin dinini de bilir.
Nefsini bilmek ne demektir?
Nefsini bilmek demek; nefsin sürekli kötülüğü emrettiğinin farkına varmak demektir.
“…şüphesiz, Rabbimin esirgediği kişi dışında nefis sürekli kötülüğü emredicidir. Doğrusu Rabbim bağışlayandır, rahmet edendir.” (Yusuf suresi/53).
Nefsini bilmek demek; nefsin kötülüklerinden Rabbine iman edip teslim olanların korunacağını bilmek demektir.
Nefsini bilmek demek; öleceğini ve ahiret gününde Rabbinin huzuruna çıkıp hesaba çekileceğini bilmek ve bu şuurla yaşamak demektir. “Her nefis ölümü tadıcıdır.” (Ali İmran/185).
Nefsini bilen Rabbinin dinini yaşamaya gayret etmez mi? Elbette gayret eder. Böyle bir insan da zamanla ahlak gelişir, başkalarına göstermelik bir ahlak değil gerçek ahlak, nefsini terbiye ettikçe gelişen ahlak.
Bu yüzden ilk önce hakiki imanı ve ahlakı öğretelim çocuklarımıza. İman ve ahlak sahibi yetişkinler çoğaldıkça toplumda değişip gelişir, insanların duyarlılıkları artar. Sadece kendileri için yaşayan değil başkalarına yararlı olmak için yaşayanlar, çalışan, gayret eden insanlar değer üretebilir, tarihin akışını olumlu yönde değiştirebilirler.
Kısacası iman ve ahlakı gelişenler hayırlı insanlar olurlar ve yaptıkları ibadetlerinden de lezzet alırlar. Gerek tek başlarına gerekse ümmet şuuruyla beraber yapılan ibadetler insanları cennete taşır.
Böylesi Müminler olmamız dileğiyle…