Fuar Söyleşileri’nde iklim değişikliği ve tarımın geleceği konuşuldu

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

İzmir Enternasyonal Fuarı kapsamında düzenlenen Fuar Söyleşileri’nde iklim değişikliği ve kuraklığın ziraî üretim üzerindeki tesirleri konuşuldu. Uzmanlar suyun hakikat idaresinin değerine dikkat çekti. 

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin konut sahipliğinde, İZFAŞ tarafından düzenlenen 94. İzmir Enternasyonal Fuarı, “Fuar Söyleşileri” aktiflikleri ile ziyaretçilerine toplumsal açıdan değerli mevzuları tartışma imkanı sunuyor. İsmet İnönü Sanat Merkezi önü çim alanda 18.00 – 20.00 saatleri ortasında gerçekleştirilen söyleşilerde tabiat, bayan hakları, Türkiye’de engelli olmak, besin güvenliği, iklim değişikliği ve kuraklık üzere toplumsal açıdan kıymet taşıyan hususlar ele alınıyor. Fuar Söyleşileri’nin “İklim Değişikliği ve Kuraklığın Günümüzde ve Gelecekte Ziraî Üretim Üzerine Etkileri” başlıklı söyleşi, ziyaretçiler tarafından ilgiyle takip edildi. Moderatörlüğünü Prof. Dr. Harun Raşit Ünsal’ın yaptığı söyleşide, Prof. Dr. Uygun Aksoy ve Doç. Dr. Kamil Meriç de konuşmacı olarak yer aldı. Konuşmacılar, iklim değişikliği ve kuraklığın ziraî üretim üzerindeki tesirlerini farklı boyutlarıyla kıymetlendirdi.

“Çiftçiler en çok etkilenen kesim”
Prof. Dr. Harun Raşit Ünsal, iklim değişikliği ve kuraklığın, en çok çiftçileri etkilediğini belirtti. Ünsal, bu durumun direkt tarladan sofraya kadar uzanan zincirde herkesin hayatına yansıdığını vurguladı. Ünsal, “Bu değerli mevzuyu burada tartışmamıza vesile olan İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ve Ziraî Hizmetler Daire Başkanlığı’na teşekkür ederiz” dedi.

Sera gazı emisyonlarına dikkat çekti
Ekolojik Tarım Tertibi Derneği Lideri Prof. Dr. Uygun Aksoy, tıpkı vakitte organik bir çiftçi olduğunu belirterek, tarım kaynaklı sera gazı salınımına değindi. Aksoy, “Sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 30’unun tarım kaynaklı olduğu kabul ediliyor. Tarım bir yandan iklim değişikliğinden etkilenirken öbür yandan da yanlış uygulamalar bu süreci tetikliyor. Endüstriyel hayvancılık metan gazı emisyonuna neden oluyor. Pirinç üretimi, azotlu gübre kullanımı, fosil yakıtlara dayalı sulama sistemleri üzere sistemleri de sera gazı salınımını artırıyor. Son yıllarda yaşanan orman yangınları da iklim değişikliğinin tesirleri ortasında. Kıyı bölgelerde karasal alanlarla su yüzeylerinin farklı ısınma suratları ani ve değişken rüzgârları tetikliyor. Don olayları ve çok sıcaklık artışları da bu yıl çok sık yaşandı. Bu tıp ekstrem hava olayları hem bitkisel hem hayvansal üretimi olumsuz etkiliyor, birebir vakitte doğal hayatımız ve etrafımız üzerinde de önemli tehditler oluşturuyor” formunda konuştu. 

“Suyun gerçek idaresi kritik”
Ege Üniversitesi Bergama Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kamil Meriç ise tarla bazında suyun idaresi üzerine yaptığı çalışmalardan örnekler vererek, sera gazlarının dünyayı bir örtü üzere kapladığını ve bu nedenle yeryüzüne ulaşan güneş ışınlarının geri yansımayarak atmosferde hapsolduğunu belirtti. Ortalama sıcaklıklardaki 1 derecelik artışın dahi tüm sıcaklık bedellerini önemli biçimde yükselttiğini söz eden Meriç, “Bu yıl, geçen yıla nazaran yağış ölçüsü yüzde 16 oranında azaldı. Sıcaklık artıyor, yağış azalıyor; lakin bu, suyun büsbütün kaybolduğu manasına gelmiyor, suyun yer değiştirdiğini görüyoruz. Birtakım ülkeler sel felaketleriyle karşılaşırken kimi bölgelerde kuraklık yaşanıyor. Bu noktada en kritik bahis, suyun gerçek idaresi. Su idaresi planlama gerektiriyor. Farklı disiplinlerden uzmanların birlikte çalışması çok kıymetli. Damla, basınçlı yahut toprak altı sulama üzere çağdaş usullerle su tarlaya kadar ulaştırılıyor lakin temel sorun bu suyun denetimli ve sistemli bir formda kullanılabilmesi. Bu sistemlerin faal kullanılabilmesi için tarımla uğraşan bireylere eğitim programları sunmak büyük ehemmiyet taşıyor. Aksi halde su idaresinde kalıcı tahliller üretmek mümkün olmayacaktır” tabirlerini kullandı.

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı